MURASAKİ HANIMIN GÜNLÜĞÜ

IMG_2222

“VII.8.Ayın 26. Günü, Ben no Saisho Hanım’ın Öğle Uykusundaki Hali;

Ayın yirmi altısında İmparatoriçe Hazretleri’nin tütsülerinin harmanlanması* bittiğinde, nedimelere de bu tütsülerden dağıtıldı. Tütsüleri topak haline getiren çok sayıda nedime vardı.

İmparatoriçe Hazretleri’nin huzurundan dönerken, yolda Ben no Saisho Hanım’ın kapısını aralayıp baktım. Öğle uykusundaydı. Koyu kırmızı, yeşil, eflatun kat kat kıyafetleri vardı. Çok güzel koyu kırmızı parlak ipekten bir cepkeni üzerine örtü olarak çekivermişti. Yüzü kumaşların arasına gizlenmişti. Yazı kutusunu başının altına yastık olarak koymuş uyuyordu. Bu hali ne kadar hoş ve zarifti. Resmi yapılacak kadar güzel görünüyordu. Masallardaki prenseslere benziyordu. Yanına gidip yüzüne dökülen kumaşları kenara çekerek: “ Masal prenseslerine benziyorsun!” dedim. Gözlerini açıp yüzüme bakarak: “ Ay!!  Aklımı başımdan aldın! İnsan böyle uyandırılır mı?” Dedi. Hâlâ uyku mahmuru olan yüzünün pembeliği çok güzeldi.

Zaten doğuştan soylu olan bir insan bazen daha da mükemmel görünüyor.

VIII. 9. Ayın 9. Günü, Krizantem Kokulu Pamuk Şiiri

Dokuzuncu ayın dokuzunda Hyobu Hanım, bana Naip Hazretleri’nin eşinden krizantem kokulu pamuk* getirdi.

“ Bunu Naip Hazretleri’nin zevcesi ihsan ettiler. “ Yaşlılığını silip atsın “ buyurdular” .dedi. Bunun üzerine şu şiiri yazdım:

Krizantem çiyi,

Dönmek için bir parça

Gençliğime

Yenlerime dokundurdum

Bu çiçeğin sahibine bin yıl ömür dilerim.

Bunu Naip Hazretleri’nin eşine gönderecektim ki, odasına çekildiğini söylediler. Yapacak bir şey yoktu, göndermekten vazgeçtim.

*Tütsü harmanlandıktan sonra özel kaplara konularak, suya yakın güneşli bir yerde toprağa gömülür ve günlerce bekletilirdi. Daha sonra çıkartılıp bir yarış havasında kontrol edilirdi.

* Çin’den gelen eski bir Japon geleneği olarak, 9. ayın, 9. Gününden bir gece önce krizantem çiçeği pamukla kaplanır, çiçeğin özü, kokusu çiyle pamuğa geçerdi. Ertesi sabah bu pamukla tüm vücut silinirdi. Böylece kişinin uzun bir yaşama sahip olacağına inanılırdı.”

Murasaki Shikibu’nun hayatının ana hatlarını ancak bir tahminler silsilesi halinde okuyabiliyoruz. Örneğin;  970- 78 yılları arasında doğduğu tahmin ediliyor. Ölümüyle ilgili ise 1031 tarihli nedimeler listesinde adının geçmemesinden yola çıkılarak en geç 1031 tarihinde ölmüş olabileceğini varsayıyoruz. Aslında 1014 yılında önemli bir devlet görevlisi olan babasının Echigo’dan başkente ani dönüş kararını Murasaki’nin ölümü üzerine almış olabileceği olasılığı, her iki tarihi de ( 1031-1014) hayatının son noktası olarak mümkün kılıyor.

Ancak onun hakkında kesin olarak şunu söyleyebiliriz ki, Klasik Japon Edebiyatı onunla başlar. Dönemin kayıtlarında 1006 yılında İmparatoriçe’nin nedimesi  olarak saray hizmetine girdiği yazılıdır. Elimizdeki günlük, 1008 yılının sonbaharından 1010 yılının yeni yıl kutlamalarına kadar olan bir zaman dilimini “kana” denilen Japon Edebiyatında bahsi geçen dönemde sadece kadınların kullandığı hece alfabesiyle anlatıldığı  bir “nikki” dir.

Nikki; sözcük anlamıyla Japoncada günlük, kayıt demektir. Heian ( 784- 1192) döneminde iki tür “ Nikki” yazılmıştır. Birincisi Çince yazı karakteri kullanarak sadece erkekler tarafından yazılabilen günü gününe tutulan günlükler, diğeri ise Murasaki’nin geçmişe yönelik hatırlamalarını yazdığı türü kapsayan “nikki”ler.

Murasaki, günlüğünde nedime olarak sarayda geçirdiği günleri, dönemin çok sahici ve detaylı bir tasvirini de yaparak samimi bir dille anlatıyor. Öyle ki günlüğü okurken Murasaki’nin  saray koridorlarında yankılanan küçük ve zarif adımlarına, kendi kaba ayak sesimizin de karıştığını duyarak irkilebiliriz.

Okuma maceramın en güzel zamanlarından birini geçirmeme vesile olan bu kitabı siz de okuyun isterim.   Okursanız 1013 yıllık bir nefesi yanı başınızda hissedeceğinizden emin olabilirsiniz.

“Murasaki Shikibu’nun Günlüğü”, Murasaki Shikibu, Çeviri: Esin Esen, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.


Yorum bırakın